Belediye Yönetimlerinde Saltanat Nedir? Nasıl bir hastalıktır?

Belediye yönetimlerinde saltanat hastalığı, yönetime geldikten sonra, yöneticilere sirayet eden bulaşıcı bir hastalıktır. Mikrobu HBB (her şeyi ben bilirim) ve BYİ (Ben Yüce İnsanım) adı verilen virüslerdir.

HBB ve BYİ virüsü genelde o şehirde yaşayanların aktif olarak belediye yönetimlerine katılımcı olmadığı, denetlemediği, yöneticilerin etrafında “çok iyi yaptınız başkanım” ,“en büyük sizsiniz ”,“o kadar büyüksünüz ki bırakın yerel politikayı Türkiye politikasına yön verirsiniz” diyen halk arasında “yalaka” olarak bilinen, kraldan çok kralcıların yoğun olduğu ortamlarda hayat bulur.

Virüs bu ortamlarda girdiği vücutta, demokratik katılım, bilimsellik, halkla iç içe olma, verdiği sözleri tutma, gibi azda olsa var olan, bağışıklık sistemini yok eder. Vücudun sindirim sistemi, boşaltım sistemi ve merkezi sinir sitemi gibi muhtelif doku ve organlarına yerleşerek saltanatın değişik şekilde tezahür eden hastalıklarına neden olurlar.

Saltanat hastalığına neden olan HBB ve BYİ virüsü yöneticilerin yaşam tarzı ve anlayışına göre makama geldikten sonra 3 gün ile 3 ay içerisinde ortaya çıkar. Müdahale edilmediği sürece uzun yıllar etkisini sürdürür.

Saltanat Hastalığı Nasıl Bulaşır?

Saltanat hastalığı, birçok bünyede taşıyıcı olarak bulunur ve ortamını bulunca su yüzüne çıkar. Kültüre, eğitime, bölgeye kişinin aile durumuna, geçmiş ilişkilerine başarı ve başarısızlıklarına, hırsına, göre su yüzüne çıkma süreci farklılık gösterir.

Saltanat Hastalığı Belirtileri

HBB ve BYİ virüsleri bünyeye girdikten sonra önce beyin sistematiğini etkiler. Ve hasta bir anda kendisini bütün meslekleri yapabilecek tek kişi olduğunu düşünmeye başlar. Kendisinin en yüce insan olduğuna inanır. Yaptıklarıyla değil yüzüyle kalıcı olma hevesi içerisinde olan hasta, önce bulunduğu kurumlara resimlerini astırır. Kurumun basılan her yayınında çıkan her yayında, billboardlarda, ilgili ilgisiz kendi resminin görünmesini ister. Sokaklara, caddelere, parklardaki isim levhalarının altına, kendi adını ya da yakınlarının adlarını verir. Hastalığın ilerleyen aşamalarında, virüsün girdiği bünye bir anda “Her şeyi bilen” , nezaketten uzak, bir “öğreten” adama dönüşür. Etrafında sadece kendini destekleyenleri tutar, eleştiriye tahammülü kalmaz, kendisini eleştirenleri çevresinden uzaklaştırır… Yemediği önünde yediği cebinde dolaşır. Tekrarlayan şekilde, kaldırım taşlarını değiştirir, alt ve üst geçitlerin ulaşım çözümü olduğunu düşünür, yalancı kaleler ,sudan şelalelerle, gerçekliğe bir özenti yaratacak uygulamalara da yönelir.. Hastalığın üst evresinde, saltanat hastalığına yakalanan yönetici, canlı yaşamdan korkmaya başlar ve etrafında hareket eden canlılara tahammül edemez… İnsanlar soğuktan kaskatı kesilsin hareket edemesin diye, doğalgaza sürekli zam yapar. Bu durumun kimilerinde, en üst noktaya kadar tırmandığı, özel güvenlik birimleri kurarak halka, esnafa yönelik şiddet kullanma eğilimlerine kadar gittiği de görülebilir. Bu evrede plastik ağaç ithal etme, hatta peluştan hayvanat bahçesi yapacağını,bile ilan edenler olabilir. Bu belirtilerden birkaç tanesini bir arada bulunması durumunda saltanat hastalığı düşünülmelidir. Hastalığın kesin tanısı için anti-saltanat testi yapılır. Testin pozitif olması durumunda, ne mi yapılır?

Eee ona da birlikte karar vereceğiz… Hastalıktan nasıl korunulur, kaç tertip hangi ilaçlar kullanılır… O da bizim maharetimizde… Hastalığı alt etmek için kolları sıvayalım… ”geri sayım başladı” önerilerinizi “beklemedeyiz”…

öneriyorum >